DÜŞÜNMEK VE DÜŞÜNDÜRÜLMEK
Bismillahirrahmanirrahim
Cemil Meriç, Bu Ülke kitabında şöyle şahane bir cümleye yer veriyor: "İmansız ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler setleri yıkılan ırmaklar gibi yayıldılar ülkeye." Bu sözün üzerinde iyi düşünmek gereklidir, zira bu söz çok büyük bir gerçeği gözlerimizin önüne getirmektedir. Genç nesle kitap denilince büyük çoğunlukla akıllarına ne Sezai Karakoç, ne Rasim Özdenören ne de Cemil Meriç gelmektedir, tersi istikamet ve ciddiyetle "modern" edebiyatın popüler ürünleri olan yasak aşk romanları ya da günlük hayatta kullanmalık sözlerin yer aldığı kitaplar maalesef ki ilk tercih olmuş durumdadır. Böyle bir hâl içerisinde, genç neslin okudukları kitaplar ve günün neredeyse her saatinde karşısına çıkan medya ürünlerinin doğrultusunda garp fikirlerinin bilinçsiz bir şekilde zihninde yer edinmesi kaçınılmaz olmuştur. Ufak bir tahlil sonucu da anlaşılacaktır ki gelecekteki yaşantıları ve fikrî mirası bu duruma paralel ilerleyecektir. Konunun özünün anlaşıldığını umut ederek, asıl can alıcı noktaya geçiyorum.
Böyle kafalardan ve bu kafaların çocuklarından lehimize bir ilerleme beklemek ütopyadan ibarettir. Zira bu kafalar düşünmüyorlar, düşündürülüyorlar. Nedir düşündürülmek, dış fikirlerin zihindeki zaferi sonucu kişinin kendi kurduğu mantıkla değil o fikir sahiplerinin istediği yönde düşünmek, iradesizleşmektir adeta. Her yanı sarılmış bir kale ancak içerisindeki sadık insanlar ile kurtulabilir, lakin içeride bir casus var ve hele bu casusun bir teşkilatı da varsa geçen zaman ancak düşmanın dinlenmesi için bir mola mahiyetinde olacaktır. Bu hâlde anlaşılıyor ki, bizim esir değil özgür fikirlere; casus değil sadık bireylere ihtiyacımı vardır. Peki neden? Fizikî bağımsızlık tam bağımsızlık olmadığı gibi hakiki bağımsızlık da değildir, eğer bir ülkenin toplumu kendi kültürünün düşmanı medeniyetler gibi giyiniyor, onlara özeniyor ve benzemek için çabalıyorsa buna bağımsızlık demek gösterişten ibarettir. Bu ülke, etkisi altında olduğu medeniyetin istediği gibi üretim yapar zira kendisinde olan aşağılık kompleksi sürekli o medeniyeti üstün görür, onun ürettiklerini kıskanır. Kendi ahlâki yapısı ile uyuşmasa bile onun gibi dizi yapar, onun gibi tarihe bakar, onun gibi müzik yapar, onun gibi düşünür ve nihayetinde kendi medeniyetinden umudunu keser. Bu durum ise sessiz bir yıkımdır. İşte düşünmek ve düşündürülmek arasındaki fark, bu kadar mühimdir. Peki bu durumu neden anlattım? Ciddiyetin farkında olmak önlem için bir başlangıçtır. Siz çevrenize ışık saçın ki çevrenizdekiler sizden gözünü alamasın, ilminizi kullanın ki beyinlerdeki prangaların bir zincirini de siz kırın. Nesil nasıl yalpalanıyorsa daha büyük güçle karşı koyun. Yarınımız bu günümüzden farklı değilse, ilmimize katkı sağlayamadıysak zarardayız demektir. Ve çok mühim bir husus ki edebinizle, duruşunuz ve sözlerinizle örnek bir Müslüman olmaya gayret edin. Ve unutmayın ki, gayret bizden tevfik Allah'tan.
Yazar: Cihan Ateş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder